Ünye’den Fatsa’ya, Altınordu’ya doğru kıvrılan o uzun güzergâhta, tek tek geçip gittiğimiz tünellerde hep aynı soru dolaşır zihnimde:
“Bu tüneller neden daha geniş yapılmadı?
Neden buralardan da bir hafif raylı sistem geçmesi hiç düşünülmedi?”
Şimdi biri çıkıp, “Bunun zamanı değil, daha erken” dese de ben aynı noktada duruyorum:
Gelecek erken planlanır. Geç kalırsanız, geleceği başkaları planlar.
Bugün Ünye’den kalkan bir insanın Fatsa’ya, Altınordu’ya, Gülyalı Havalimanı’na; hatta diğer yakadan Terme ve Çarşamba güzergâhını takip ederek Çarşamba Havalimanı’na hızlı ve konforlu biçimde ulaşmasını sağlayacak bir hafif raylı sistem hayal değil.
Evet… Hayal değil.
Avrupa yıllar önce bu konforu yaşarken biz neden hâlâ konuşmakla yetiniyoruz?
Neden gençlerimiz, çalışanlarımız, yolcularımız saatlerini yollarda kaybetsin?
Neden iki havalimanı arasında geleceğe uzanan bir demir ağ örülmesin?
Düşünün…
Çarşamba Havalimanı’ndan Samsun Fakülte ’ye uzanan bir hat…
Ünye’den havalimanına tek araçla, trafik derdi olmadan ulaşan insanlar…
Şehirlerarası bağlantısı güçlenen bir Karadeniz…
Ekonomiye nefes, zamana değer katan bir yatırım…
Ünye’den Akkuş-Niksar hattına kadar uzanacak bir plan bile şimdiden yapılsa ne eksiliriz?
Hiçbir şey.
Bilakis, 50 yıl kazanırız.
Ben bir Ünyeli olarak sesleniyorum:
Bu şehirlerin geleceği bugünden çizilmeli.
Hem ulaşımda hem de yaşamda…
Bakın, kuraklık…
Artık masalarda konuşulan değil, kapıya gelen bir gerçek.
O halde şimdiden yağmur sularının depolanacağı, parkların ve yeşil alanların buradan sulanacağı sistemlerin planlanması şart.
Doğa kendini hatırlatmadan biz harekete geçmeliyiz.
Bütün bunlar çok mu büyük projeler?
Evet, büyük.
Ama imkânsız mı?
Hayır.
Bu şehirler, bu bölge, bu insanlar büyük düşünmeyi artık hak ediyor.
Hafif raylı sistem, tünel planlamaları, yağmur suyu depolama çalışmaları…
Bunlar lüks değil; geleceğin ta kendisi.
Biz istersek olur.
Yeter ki hayal diye kenara atmayalım.
Yeter ki geleceği başkalarının değil, kendi çocuklarımızın lehine planlayalım.
Ünye’den yükselen bu çağrı, umarım bir gün gerçek projelere dönüşür.
Çünkü biz konuşmayı değil, yaşamayı hak ediyoruz artık bu konforu.
Kalın sağlıcakla…



