Ülke olarak ekonomik bir dar boğazdan geçtiğimiz doğrudur. Ülke olarak kemer sıkmalı, tasarruf etmeli, israftan kaçınmalıyız, deniyor. Ancak bunun çözüm yolu olarak işçi, memur ve emekliyi kaynak olarak görmek, tüm sıkıntıları onlara yüklemek hiç ahlaklı değildir. Bunca yıldır oy aldığınız sizi iktidara taşıyan ve orada tutan bu insanlara bu haksızlığı reva görmemelisiniz.
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek amansız mücadele döneminin başladığını "Kayıt dışılıkla amansız mücadele dönemi… Vergi kaçırana taviz yok!" diye söylemiş, ardından ne kadar küçük esnaf varsa denetimleri artırmış ve birçok küçük esnafa da ödemeyecekleri cezalar yazılmış ama halk arasında 5’li çete olarak anılan şirketler ve onların türevi 1503 şirkete faiz desteği, gümrük vergisi muafiyeti, KDV istisnası, sigorta primi işveren hissesi, vergi indirimi, yatırıma katkı hissesi verilmiş ve defalarca vergi borcu silinmişti.
Yani yine yükü, ülkenin “orta direk”i işçisi, emeklisi, memuruna yükleyip ülkenin zenginlerini bu işin dışında tutmak hangi aklın ürünüdür?
“Para basmak, borç almak ve vergi yüklemek” denkleminde vergilerle halkı yıldırmak hangi aklın ürünüdür?
Memura %19 zam yapılırken, memur maaş endeksine bağlı TOKİ zammını %25 yapmak hangi aklın ürünüdür?
Zenginin daha zengin olduğu ancak dar gelirlinin ayın sonunu dahi getiremediği bu dönemde emeklilerin maaşını pirim gün farketmeksizin 12.500 lira yapmak hangi aklın ürünüdür? Verilen maaşın ve zammın yetersizliği bir yana emekliler arasında da adaletsizlikler doğurmak hangi aklın ürünüdür bu zulüm bu millete reva mıdır?
Oy uğruna çıkarılan yasa sonucunda 38-43 yaşında insanları emekli yaptılar şimdi emeklilik yaşı 60-65 diyerek erken emekli ettikleri insanların maaş finansörü olarak diğer insanları gereğinden uzun yıllar çalıştırmak, erken emekli ettiğiniz insanlardan oy alacağız diye bu insanları karşı karşıya getirmek hangi aklın ürünüdür?
Kaç ülkede insanlar emekli olduktan sonra çalışmak zorunda kalıyor?
Kiralar 10-15 bin bandında, dün emekli olduğunda ev, araba alabilen, çoluk çocuğuna düğün dernek kurup onların ihtiyaçlarına yardım edebilen insanlar bugün aldığı maaşla kira ödeyemez duruma geldi. Evlatlarının gözlerinin içine bakıyorlar ki bir faydaları olur mu diye.
Biz, yıllarca emek verip bu ülkenin kalkınması için katkıda bulunmuş bu insanlardan, açlık sınırının 16.793 yoksulluk sınırının 54.700 lira olduğu yerde 12.500 lira ile geçinmesini nasıl isteyebiliriz?
Hükümetin bu yanlıştan dönmesi gerekir en kötü senaryolarda dahi bir emeklinin alması gereken maaş asgari ücretlinin aldığı ücretin altında kalmaması gerekir. Aksi durumlarda zaten sizi iktidara taşıyan bu insanlar, hukuklarının korunmadığını, haklarının gasp edildiğini, zenginin ultra zengin olurken kendilerinin ekstra fakirleştiğini gördüklerinde “ders vermekten” geri durmayacağını görecekler.
İnsanların cebinden ve kaynayan tenceresinden çalan hiçbir iktidar kalıcı olmamıştır. Bunu AKP’nin de tecrübe etmesi bu şartlar altında çok da uzak görünmüyor.
Özgür Şahin
Saadet Partisi Ünye İlçe Başkanı
